24 Nisan 2012 Salı




SAPKINLIĞIN ZİRVESİ NURCULUK VE SEFİL ADAM SAİDİ NURSİ


bu kişin dahada önce değindiğim gibi türk düşmanlığı ve bölücülüğü aşikardır.ve herkesce bilinende budur. pekiya bu sözde evliyanın dine bakışı nedir? nasıldır? bukezde biraz bu konuya değinelim.


risalei nur denen eseri biliyorsunuzdur şüphesizki.edebi yönden zayıf dini yönden safsatadır ve yalanlarla doludur.sadece kuranı kerim ve hadislerin anlamları değiştirilmemiş.tevrat ve incilde gecen bazı kısımlarda bu eserde çıkarlarına uygun şekilde düzenlenmiştir.ve onlarca yalan hadis üretilmiştir. örneklemek gerekirse;


öreneğin tevrattan gösterdiği bir ayyette şöyle der sait efendi ! 


Muhammed, Allah’ın Resulüdür. Mekke onun doğum yeri, Medine hicret yeri, Şam onun mülküdür. Ümmeti ise hamd edici kimselerdir.
Syf. 433


lakin tevratta hz muhammed(sav)efendimizin ismine değinilmediği gibi doğum yeri ve hiçreti ilede alakalı tek satır yoktur.yani bu YALANDIR.


YİNE SAİT EFENDİ tevrattan takılmaya devam ederek bir ayet örneği veriyor


Beni İsrail’in kardeşleri olan Beni İsmail’den senin gibi birini göndereceğim. Ben sözümü onun ağzına koyacağım ; Benim vahyimle konuşacak. Onu kabul etmeyene azap vereceğim.’
(tesniye bap 18)


ama o 18 bölüm bap bölümü aynen şöyledir.
15. Allah’ın Rab senin için kardeşleriniz arasından benim gibi bir peygamber çıkaracak, onu dinleyeceksin
16. Nasıl ki, Horebde toplantı gününde, bir daha Allah’ım Rabbin sesini işitmiyeyim ve artık bu büyük ateşi görmiyeyim ve ölmiyeyim diye Allah’ın Rab’den istedin.
17. Ve Rab bana dedi, Söylediklerini iyi dediler.
18. Onlar için kardeşleri arasından senin gibi bir peygamber çıkaracağım ve sözlerimi onun ağzına koyacağım ve ona emredeceğim her şeyi onlara söyliyecek.


DİKKAT EDİN SAİT EFENDİNİN ÇEVİRİSİNE.İSRAİL OĞULLARININ KARDEŞİ OLAN İMASİL OĞULLARI VURGUSU VARDIR.YANİ TÜRKLER VE İSRAİL OĞULLARI KARDEŞTİR TEZİ.VE BU BİR BİLİNÇ İNŞASI TÜRKLÜK DÜŞMANIDIR.BUGÜN NURCULARIN TÜRK İSMİNDEN KAÇMALARI İĞRENMELERİ BOŞAMIDIR ACABA.YOKSA BU BİLİNÇ İNŞASININ ÜRÜNÜMÜDÜR?


BİTTİMİ BİTMEZ KARDEŞİM BİZİM SAİT EFENDİ DEVAM EDİYOR!


Bu tanımlama belki İsa’ya uymakta, ancak bilinir ki, Muhammed’in 13-15 karısı ve bir sürü cariyesi olmuştur. Ayrıca yaptığı gece baskınlarında ganimet olarak bir çok kadın, altın ve gümüş almıştır.
Said Nursi 433. sayfada devam ediyor:
‘Eşiya Peygamberin Kitabında, kırkikinci babında şu ayet vardır :
Hak Sübhanehu ahirzamanda kendinin istifa gerde ve bergüzidesi kulunu ba’s edecek ve ona Ruhu’l Emin Hazreti Cibril’i yollayıp din-i ilahisini ona talim ettirecek. Ve o dahi Ruhu’l eminin talimi vechile nasa talim eyleyecek ve beynennas hak ile hükmedecektir. O bir nurdur, halkı zulümattan çıkaracaktır. Rabbin bana kablelvuku bildirdiği şeyi ben de size bildiriyorum.- İşte bu ayet, gayet sarih bir surette, ahırzaman Peygamberi olan Muhammed Aleyhissalatü Vesselamın evsafını beyan ediyor.’


ŞİMDİDE DEĞİŞTİRİLMEMİŞ HALİNE BİR BAKALIM BU BÖLÜMÜN BAKIN DOĞRUSU NEY,


İşaya Bap / 42
1. İşte kendisine destek olduğum kulum, canımın kendisinden razı olduğu seçme kulum. Ruhumu onun üzerine koydum, milletler hakkı için meydana çıkacaktır.
2. Bağırmayacak, sesini yükseltmeyecek, ve onu sokakta işittirmeyecek.
3. Ezilmiş kamışı kırmayacak ve tüten fitili söndürmeyecek, hakkı hakikate erdirecek.
4. Ve dünyada hakkı pekiştirinceye kadar zayıflamayacak ve cesareti kırılmayacak ve adalar onun şeriatini bekleyecekler.


NURCULARA GÖRE BÜYÜK TEFSİR ALİMİ OLARAK GÖRÜLÜYOR NEDEN ÇÜNKİ ADAM KENDİ KİTABINI OLUŞTURMUŞ.KURANDAN DAHA ÜSTÜN BİR KİTAP RİSALEİ NUR !!!!!




Said Nursi gene yarım yamalak okuyup, yalan yanlış anladıklarını Mektubat adlı kitabında şöyle sürdürmektedir;


Yuhanna İncil’inin ondördüncü Bab ve yirminci ayeti şudur : -Artık sizinle çok söyleşmem, zira bu alemin reisi geliyor. Ve bende O’nun nesnesi asla yoktur!.- İşte ‘Alemin Reisi tabiri Fahr-ı Alem demektir. Fahr-ı Alem ünvanı ise, Muhammed-i Arabi Aleyhissalatü Vesselam’ın en meşhur ünvanıdır. *
Syf. 154


YİNE SAÇMALADIĞI ORTADA BİZ DÜZELTELİM BARİ SAİD EFENDİNİN MEKTUBATINI


Öncelikle Yuhanna Bap 14 ayet 20 bu değildir. 20. Ayetin aslı aşağıdadır:


O gün anlayacaksınız ki, ben Babamdayım, siz bendesiniz, ben de sizdeyim.


Said Nursi’nin anlatmak istediği ayet, Yuhana Bap / 14'de 30. ayettir.


NURSİCE Yuhanna Bap / 12 AYNEN ŞÖYLE TERCÜME EDİLMİŞ


“Artık sizinle uzun uzun konuşmayacağım. Çünkü bu dünyanın egemeni geliyor. Onun benim üzerimde hiçbir yetkisi yoktur.”


YA DOĞRUSU NASILDIR.


Yuhanna Bap / 16
11. Yargı konusunda – çünkü bu dünyanın egemeni yargılanmış bulunuyor.


VE DURMUYOR MEKTUBATTA DEVAM EDİYOR SÖZDE EVLİYA VE BÜYÜK ALİM SAİDİ NURSİ EFENDİ


AYETTE BAHSEDİLENİN HZ MUHAMMET OLUDUĞUNU TASTİKLEMİŞ KAFASINDA YA.AMA BU BÖLÜMLERDE BAHSEDİLEN VE KOVULACAK OLAN ŞEYTANDIR.PEKİ SAİT EFENDİ ACABA HZ MUHAMMEDİ(SAV) Mİ ŞEYTAN OLARAK GÖRÜYORDU ?!? ŞÜPHE UYANDIRICI DEĞİLMİ


VE ÖYLE SAPIKKİ TEVRATI İNCİLİ AŞMIŞ SIRA KURANDA


Said-i Nursi Nur 35. ayette Allah’ın kendisinden ve risalelerinden bahsettiğini iddia eder. Özetle “Bu âyette benden ve eserimden özellikle söz edilmek istenmiştir. Benim özelliğimde bir başka kimse, kitabımın özelliğinde de bir başka kitap bulunmadığı için Allah’ın Nuruyla ancak ben ve kitabım anlatılmış olabilir.” der. İFADE AYNEN BUDUR



İhtar: En evvel yirmi dördüncü âyetin başında zikredilen ihtara dikkat etmek lâzımdır. O ihtarın yeri başta idi. Fakat orada hatıra geldi, oraya girdi. 
İkinci Bir İhtar: Tevafukla işaretler, eğer münasebât-ı mâneviyeye istinad etmezse, ehemmiyeti azdır. Eğer münasebet-i mâneviyesi kuvvetli ise, bu onun bir ferdi, bir mâsadakı hükmünde olsa ve müstesna bir liyakati bulunsa, o vakit tevafuk ehemmiyetlidir. Ve o kelâmdan bunun iradesine bir emâre olur. Ve ondan o ferdin hususî bir surette dahil olduğuna ya remiz, ya işaret, ya delâlet hükmünde onu gösterir. İşte, gelecek âyât-ı Kur’âniyenin Risale-i Nur’a işaretleri ve tevafukları ekseriyetle kuvvetli bir münasebet-i mâneviyeye istinad ederler. Evet, bu gelecek âyât-ı meşhure müttefikan on üçüncü asrın âhirine ve on dördüncü asrın evveline cifirce bakıyorlar ve Kur’ân ve iman hesabına bir hakikate işaret ediyorlar. Ve medâr-ı teselli bir Nurdan haber veriyorlar. Ve o zamanın dalâlet fitnesinden gelen şübehatı izale edecek Kur’ânî bir bürhanı müjde veriyorlar. 
Ve o işaretlere ve remizlere tam mazhar ve o vazifeleri bihakkın görecek, Risale-i Nur gibi bir tefsir-i Kur’ânî olacak. Halbuki Risale-i Nur bu mezkûr noktada ileri olduğu, onu okuyanlarca şüphesiz olmasıyla delâlet eder ki, o âyetler bilhassa Risale-i Nur’a bakıp ona işaret ediyorlar. (Sikke-i Tasdik-i Gaybi, Sayfa 64)
DEVAMINI VE COK DAHAFAZLASINI VERDİĞİM KAYNAKLARDAN TAKİP EDECEĞİNİZE EMİNİM KISA GEÇİYORUM ÇÜNKİ BU SAPKINLIK BİTMEZ BİZ DEVAM EDELİM


VE BİR NUR OLDUĞUNU İDDİA EDİYOR BİR KİŞİNİN 15 YILDA EZBERLEYEMEYECEĞİ KİTABI aLLAH BİR GECEDE EZBERLETMİŞ ARKADAŞA


“Kitabım da bir nurdur ben de bir nurum. Çünkü ben herkesin ancak 15 yılda okuyabildiği kitapları, sadece 3 ayda okuyup öğrendim…” İFADE AYNEN BU


BİTMİYO BEYFENDİ ZEKA ŞOV YAPIYOR 


Said-i Nursi Risaleleri kendisinin yazmadığını, kendisine yazdırtıldığını, doğrudan doğruya Allah’tan ilham olduğunu ve bu nedenle bir hata içermeyeceğini iddia eder. Sürekli olarak “yazdırıldı”, “gönderildi”,  “ihtar edildi”, “izin verilmedi”, “yazdırılmadı” gibi sözcükler kullanarak Risalelerin kendi iradesi dışında yazıldığını ima eder.


Ey Risale-i Nur! Senin, hakkın dili, hakkın ilhamı olup O’nun izni ile yazıldığına şüphe yok. “Ben, kimsenin malı değilim. Ben hiçbir kitabdan alınmadım, hiçbir eserden çalınmadım. Ben Rabbânî ve Kur’ânîyim. Bir lâyemut’un eserinden fışkıran kerametli bir Nûr’um.” (Müdaafalar 347, Şualar 141)


YA SÜNNETE UYUN DİYEN BİZİM EFENDİ UYMUŞMU?
UYMAMIŞ TABİKİ


 Evlenmemiş, sakal bırakmamış, cuma namazlarına gitmemiştir. Hatta İslam’ın beş şartından biri olan Hac farizesini de yerine getirmemiştir. Cuma namazlarını kılmama sebebini kendisinin Şafi olmasına ve Şafilikte Cuma namazı için 40 kişilik cemaatin şart olmasına bağlar ama bunun bir bahane olduğu ortadadır. Hapis yattığı 1-2 senede belki 40 kişilik cemaati bulamayabilirdi ama diğer zamanların tümünde bu imkan mevcuttu. Said efendi bu konuda da yalan söylemektedir. Hacca gitmemesinin yegane sebebi ise Suudilerden çekinmesidir. Said-i Nursi, Türkiye’de özgürlüğünün elinden alınmasından şikayet etmektedir ama Arabistan’da olsa kellesini alırlardı. Çünkü orada böyle şeyhlere, “Bana Allah yazdırıyor” diyenlere, etrafında cemaat toplayanlara hayat hakkı yoktur. Yazdıkları nedeniyle Türkiye’de zorunlu ikametlere tabi tutulduğu için Mustafa Kemal’i ağır dille ve iftiralarla suçlarlar. Ama destekledikleri ve methiyeler dizdikleri Menderes döneminde de zorunlu ikamete tabi tutulduğu ve Ankara’ya sokulmadığı zamanlar olmuştur. Çünkü sivri dilliydi ve yazıp konuştukları yasalara aykırıydı. İftira ve tahrik edici nitelikteydi. Buna rağmen örneğin Nazım Hikmet’e gösterilmeyen hoşgörü ona gösterilmişti.


DİYECEKSİNİZ ADAM ÖLDÜ GİTTİ NE UĞRAŞIYORSUNUZ.EVET AMA NURCULUK M.F.GÜLEN TARAFINDAN DEVAM ETİRİLMEKTE.BİRDE NURCULUĞUN GÖRÜNMEYEN YANINA BAKALIM DEĞİLMİ
SADECE BİR İNGİLİZ AJANI KÜRT MİLLİYETÇİSİ BÖLÜCÜ DİN DÜŞMANI SAİDİ NURSİNİN ŞAHSINA TAKILI KALMAYALIM


Nur cemaati ve okulları kendi içlerinde ‘'CİFR'' ilmine çok önem verirler.


Bir takım ‘'Ebced'' hesapları ile geleceği tahmin etmeye uğraşmaktadırlar.


Gizli bir ilim olan ‘'cifr ve ebced'' hesapları KABALA ile aynı oranda benzerlik teşkil etmektedir.


Çünkü KABALA'da da bir takım hesaplar ve formüller kullanılarak gelecek tahmin edilmek istenmektedir ve bazı ileriye dönük çalışmalara zemin hazırlanmak istenmektedir..


Bilindiği gibi Said-i Nursi de yazdıkları risalelerde, külliyatlarda, lemalarda bu hesapları kullanarak bir takım tahminlerde bulunmuştur.


Ve günümüzde olan bu ‘'İBRAHİMİ DİNLER'' masalının zeminini ta o zamanlar hazırlamıştır.


Cemaat içindeki okullarda öğrencilerin beyinlerine Said-i Nursi'nin yazmış olduğu Risalelerin, Külliyatların, Lemaların kaynağının ALLAH olduğunu ve ALLAH' tarafından Said-i Nursi'ye gelen ‘'İLHAM'' ile yazılmış olduğunu aşılamaktadırlar.


Yani bu ayetler Yüce Allah'tan gelmiş, ve Yüce Allah bunları Said-i Nursi'ye indirmiş ve yazdırmıştır !!!!


Aynı ‘'KABALA'' daki bir takım hesapların ve sihirlerin ALLAH'tan peygamberlere, peygamberlerden de sil sile ile HAHAM'lara inmesi gibi. Benzerlik garip!!!


Durun daha bitmedi..Sihirbaz Said-i Nursi hapisteyken mürtileriyle bile konuşabiliyormuş.!


O yıllarda hapise atılan Said-i Nursi yine bir takım sihir ve büyüler kullanarak geceleri kaldığı hapishaneden esrarengiz bir şekilde UÇUP belirli müritleriyle bir evde toplantılar yapıyor, gece boyunca konuşabiliyor, sabaha yakında kaldığı hapise tekrar aynı şekilde esrarengiz bir şekilde geri dönebiliyormuş.


Hep KABALA öğretilerinin tesiridir bunlar.


Esrarengiz bir şekilde ortadan kaybolmalar, direk aracısız (Cebrail a.s. bile yok) ALLAH' c.c.tan alınan ilhamlar, bir takım gizli büyüler hesaplar ‘'cifr ve ebced'' gibi hepsi KABALA da mevcuttur.


Hatta Nur cemaatinin Said-i Nursi'den sonraki manevi lideri olan Fettullah Gülen 31 ocak 1986 tarihinde İzmir İl nüfus müdürlüğüne başvurarak, 3881 kayıt numaralı kimliğindeki ismini ‘'FETULLAH''tan ‘'FETHULLAH'' a çevirmiştir.


Bu ‘'H'' harfindeki değişiklik bazılarına göre (bize göre yani) ‘'ebced'' hesabına uydurarak ileriki zaman dilimlerinde kendinin İSLAM önderi olacağının inanılması içindir, bazılarına göre ise (nur cemaati) Said-i Nursi'nin siirtteki hocası ‘'MOLLA FETHULLAH''ın ismini almak istediği için yapılmıştır.


İşte size yine KABALA ile aynı oranda benzerlik teşkil eden olay. Sihir ve büyü hesapları kullanılarak kendini ‘'YÜCELTME'' çalışmaları..!


Bir başka benzerlik ise Nur cemaati okullarında mevcuttur.


Yahudi doktrininin (KABALA) öğretildiği gelenekçi okullardaki öğretmenlere ‘'SOFERİM'' yani ‘'YAZICILAR'' denilmektedir.


Bu okullarda yazılı Tora ve Sözlü (vahiy edilmiş ama yazılmamış !) Tora vardır.


Soferimlerin görevi, vahiy edilenleri açıklamak ve bunun toplumlar ile fertleri tarafından öğrenilmesini ve benimsenmesini sağlamaktır.


Nur cemaati içinde de Said-i Nursi'nin ‘'Risale-i Nur Külliyat''ını aslından (yani Latin harfleriyle basılmamış haliyle) okuyan, açıklayan, topluma ve fertlere öğretenlerede ‘'YAZICILAR'' denilmektedir.


Hem KABALA'da, hemde Nur Cemaati içinde aynı şey…! ‘'YAZICILAR'' Bu sizce tesadüf, rastlantı olabilirmi..?


AMA BEN BUNLARA ÇOK GÖRMÜYORUM DİNLER ARASI DİYALOĞU SAVUNAN VE CENNETE GİRMEK İÇİN AMENTÜ YETERLİDİR DİYEN SAYIN GÜLEN BU AKLI KİMDEN ALIYOR KÜRT SAİTTEN SAİT EFENDİ AYNEN ŞÖYLE DİYOR


"Birinci Dünya Savaşı'nda bizimle savaşmış da olsa, bir Hristiyan ölmüşse şehit sayılır, ahirette mükafatı vardır." (Kastamonu Lahikası,s.45).


BUNLARIN İSLAMA BAKIŞ ACILARININ NE OLDUĞU AAÇIKÇA ORTADADIR.BİR CENAZEDE SAİD EFENDİNİN KURAN YERİNE RİSALEYİ OKUDUĞU EN BİLİNEN OLAYLARDAN OLMAKLA BİRLİKTE ASLINDA NEYİN NE OLDUĞUNU ANLATMASI YÖNÜNDEN AÇIK BİR DELİLDİR.VE SÖZLERİNDE RİSALE OLAN EDE KURAN OLMASINA GEREK YOKTUR SÖZÜDE GÜZEL BİR DELİLDİR AMA BUNU NEDENSE BU HALK İDRAKTAN YOKSUN


isaleleri ile ilgili söylediği sözler bile İslamı nasıl yorumladığını bizlere gösterir. "Risale-i Nur okumak ona hizmet etmek bir ibadettir. Ona hizmet üç aylarda yapılan zikirlere bile tercih edilmelidir." Kısacası Said-i Nursi kendi yazdığı kitapları okumanın Allah'a karsı yapılan ibadetten daha hayırlı olduğunu söyler ve İslam’a yeni bir yorum getirir. BUYURUN İŞTE RAMAZAN ORUCUNDA KADİR GECESİNDEN VE KANDİLLERDEN DAHA HAYIRLIYMIŞ KENDİ SÖZÜ.3 AYLARIN MANEVİ DEĞERİNİ BİLENLER BUNU BÖ SÖZÜNDEN ÖTÜRÜ BLE LANETLEMESİ GEREKİRKEN SÖZDE DİNDARLAR HALA ŞUURSUZCA SAVUNMAKTADIR.


BİRDE MEHDİ BİZİM SAİT EFENDİ


Türkiye'deki Nurculuğun kurucusu Said Nursi, kendisini Mehdi'nin öncüsü bir Mehdi olarak göstermektedir. Eserlerinde kendine ve yazdığı kitaplara Mehdiyet vazifesinin en önemli safhasını yükleyen Said Nursi, Deccal olaraksa Atatürk'ü gösterir. Kitabında uydurmalarla dolu hadisleri nasıl Atatürk'e uygun bir şekilde yorumladığına şahitlik edebilirsiniz. Hadiste "Deccal'in alnında kafir yazar." denir. Said Nursi bununla şapka giyilmesini anlar. Hadiste uzun bir eşekten bahsedilir, Nursi bununla treni anlar. Deccal'in Cennet ve Cehenneminden ise Cumhuriyet döneminde tertiplenen eğlenceler ile cennet, muhalefetin hapse atılmasıyla, vb. Cehennem anlaşılır. (Said Nursi, Risale-i Nur Külliyati, sualar, 5.sua) Türkiye'deki en büyük Ehli Sünnet cemaatin lideri böylece Deccal'i bularak kendi Mehdi'ligini iyice tasdik eder. Said Nursi ölünce bölünen Nurcu cemaatlerin basina gelenlerin en önemlileri de bu cemaatlerdeki kimi şahıslarca Mehdi sanılmaktadırlar. Türkiye'nin ikinci büyük cemaati Süleymancılık da kurucusu Süleyman Hilmi Tunahanın Mehdi kabul eder. Deccal hakkındaki görüşleri ise Nurcular ile aynidir. 


KURANDAKİ ANLAMI DEĞİŞTİRİLMİŞ AYETLERİ İNCELEDİĞİMİZDE DAHA FAZLA ŞAŞIRACAKSINIZ AMA ŞİMDİ BU NURCULARIN BUGÜN SAHİP CIKTIĞI (SAHİP CIKMA DEĞİL SÖZDE KULANMAYA ÇALIŞTIKLARI) ÜSTAD NECİP FAZIL VE AKİFİN DÜŞÜNCELERİ NEDİR BİLİYORMUSUNUZ ?


NECİP FAZIL 


Said Nursî'nin kendi şahsî eserine Kurandan hüküm ve haber çıkarması, o kadar sevdiği ve bağlı olduğu şeriate aykırıdır


Açıktır ki, Necip Fazıl burada, Said Nursî’yi İslâm şeriatına aykırı hareket etmekle suçlamaktadır. Bu ibarenin Necip Fazıl’ın yaşadığı sürece “Son Devrin Din Mazlumları” kitabının yapılan tüm baskılarında yer alması kendisinin bu ‘şeriatdışılık’ fikrindeki ısrarının kanıtıdır. 


Necip Fazıl’ın Said Nursî ile ilgili değerlendirmesinden rahatsız olan Nurcu önderlerin konuyu Necip Fazıl’ın maneviyat yolundaki mürşidi Abdulhakîm Arvasî’nin Said Nursî’ye yönelik eleştirilerine kadar geriye götürerek âdeta bir kan davasına dönüştürmüşlerdir. Gerçekte ise, Said Nursî’nin Risale-i Nur adlı eserinin pek çok yerinde ismini vermeden “İstanbul’daki ihtiyar” kodlaması ile kendisini eserine Kur’ân-ı Hakîm’de işaret edildiği iddiasından vazgeçmeye çağıran Abdulhakîm Arvasî hakkında ağır ifadelerde bulunduğu bilinmektedir


AYRICA SAİD EFENDİ AKİFİNDE DÜŞMANIDIR AKİFTE PEK SEVMEZ DOĞRUSU VE ŞİİRLERLE CEVAP VEİRİR


Safahat’tan:


Hani vaiz diye geçinen maskara şeyler var ya ;


Der ki bir tanesi peştahtayı yumruklayarak:
Dinle, dünya neyin üstünde duruyor hey avanak!
Yerin altında öküz var, onun altında balık;
Onun altında da bir zorlu deniz var kayalık,


Öteden Kürd atılır: Doğru mu dersin be hoca?
Ne demek doğru mu dersin? Gidi cahil amuca!
Sözlerim basma değil yazma kitaptan tekmil
Kim inanmazsa kızıl kafir olur böylece bil.


Başka bir şiirinde Mehmet Akif maskara diye nitelendirdiği Said’e şöyle çatar:


Nebiye atf ile binlerce herze uydurdun.
Yıktın da dini mübini yeni bir din kurdun..


Aşağıdaki şiirinde çok daha serttir:


Lisân-ı pâk-i Nebî’den yalanlar uyduruyor:
Sıkılmadan da “sevâb işledim” deyip duruyor!
Düşünmedin mi girerken şerîatin kanına?
Cinâyetin kalacak zanneder misin yanına?
Sevâb ümid ediyor ha! Deyin ki nâmerde:
“Sevâbı sen göreceksin huzûr-ı mahşerde!
Tepende gezdirecek ra’d-ı intikamını Hak,
Ki yıldırımları beyninde kaynayıp duracak.
Yakandan inmeyecek dest-i kahrı husrânın…
Nasıl iner ki, önünden kaçıp da nîrânın,
Civâr-ı nûr-ı nübüvvette mültecâ bulsan;


SAİDİ (KÜRDİ)NURSİ VE MASON ÜSDATLARI




“İşte ben bu itittihadın efradındanım ve bu ittihadın tezahürüne teşebbüs edenlerdenim. Yoksa sebeb-i iftirak olan fırkalardan, partilerden değilim. Elhasıl: Sultan Selim’e biat etmişim, onun ittihad-ı İslâm’daki fikrini kabul ettim. Zira o, vilayat-ı şarkıyeyi ikaz etti, onlar da ona biat ettiler. Şimdiki şarklılar, o zamandaki şarklılardır. Bu meselede seleflerim; Şeyh Cemaleddin Efgani, allamelerden Mısır Müftüsü merhum Muhammed Abduh, müfrit âlimlerden Ali Süavi, Hoca Tahsin ve ittihad-ı İslâm’ı hedef tutan Namık Kemal ve Sultan Selim’dir ki…”


KAYNAK: (Bediüzzaman Said Nursi, İki Mekteb-i Musibet’in Şehadetnamesi, Risale-i Nur Külliyatı’ndan, Aksi Seda Matbaası, Samsun, 1957, s 14-15) 


VE RİSALEDEKİ TEK KELİME BİLE DEĞİŞTİRİLEMEZDİ.SAİDİ NURSİ BUNA COK ŞİDDETLİ TEPKİ VERİRDİ...


BİRTEK KELİME BİLE DEĞİŞTİRİLİNCE,


Titremeliydiniz. Ben dahi (Risale-i Nur’a) kalem karıştıramıyorum. Siz nasıl kalem karıştırırsınız!” demiştir.
KAYNAK: (ittihad.com.tr sitesindeki 14 sahifelik metnin 6. sahifesi. Aynı cümle Sikke-i Tasdik-i Gaybi’de de mevcut.) 


ŞEKLİNDE TEPKİ VERMİŞTİR....
ŞİMDİ BU ÜSTADLARINA GELELİM SAİDİ NURSİNİN.


SAİD NURSİ'NİN "ÜSTADIM" DEDİĞİ CEMALEDDİN AFGANİ 33. DERECEDEN BİR MASONDU...


Cennet Mekan Sultan Abdülhamit Han, Cemaleddin Afgani için hatıratında şöyle demiştir.
"Bir de ortaya Cemaleddin Afgani adında bir şartlatan çıktı. Araştırdım ingilizlerin adamıydı"




Peki Cemaleddin Afgani kimdi?
Afganî, Sultan Abdülaziz zamanında İstanbul’a gelmiş, Darülfünun’da (Üniversitenin eski adı) bir konferans vermişti. Peygamberliği, çalışarak elde edilebilecek bir sanat olarak gösterdiği için de Osmanlı ulemâsının haklı ve yakıcı yıldırımlarını üzerine çekmişti. Osmanlı Devlet-i Aliyyesinin Şeyhülislâm’ı Hasan Fehmi efendi onu tekfir etmişti(kafirdir fetvası vermişti). Dersiam vekili Halil Fevzi efendi ise Afganî’ye karşı “es-Süyûfü’l-Kavati” isminde bir reddiye yazarak yanlış fikir, görüş ve iddialarını çürütmüştü. Bu konferans, Darülfünun’un kapatılma sebeplerinden biri olmuştur.


Afganî’nin İslâm düşmanı Ernest Renan’a reddiye yazdığı söylenir durur. Reddiye yazmamıştır, adeta onu doğrulamşıtır.
Kahire’de kaldığı yıllarda bir Müslüman mahallesinde oturmamış, Yahudi mahallesinde oturmuştur.


Uyanık ve şefkatli padişah İkinci Sultan Abdülhamid Hân hazretleri Afganî’nin menfi(olumsuz) bir şahsiyet olduğunu anlamış ve kendisine Teşvikiye’de bir konak vermiş, orada ev hapsinde (ama altın kafes içinde) yaşatarak mazarratına, fitne ve fesadına sed çekmiştir.


Bugün elimizde, Afganî’yi mahkum etmeye yetecek miktarda kitap, ilmî makale, belge, sağlam bilgi bulunmaktadır. Bunların sentezinin yapılması, ortaya ciddî, âdil, tutarlı bir dosya konması gerekmektedir. Afganî hakkında kesin gerçekler şunlardır:
1. Sünnî değildir, Şiî kökenlidir.Şiîliği de sosyolojik Şiîliktir.
2. Afgan değildir, İranlıdır.
3. Ateist olduğuna dair iddialar, karineler, büyük şüpheler vardır.
4. Ehl-i Sünneti ve Cemaati temellerinden dinamitleyen fikirler, tezler, görüşler ortaya atmıştır.
5. Yeterli ilmi, ehliyeti, icazeti olmayanların ictihad yapmalarını, ictihadın yaygın hale gelmesini teşvik etmiştir.
6. İslâm dünyasında terörizmi, siyasî cinayetleri teşvik etmiştir. Nasirüddin Şah’ı Afganî’nin bir hayranı ve müridi katl etmiştir.
7. İngiliz ajanı Blunt ile işbirliği yaparak meşrû Halife Sultan Abdülhamid’i tahtından indirme planları yapmıştır.


Bütün Ehl-i Sünnet ulemâsı, fukahası ona karşıdır.
Büyük fakih, büyük alim Yusuf İsmail en-Nebhanî onu yermiştir.
Keşif ve keramet sahibi mürşid-i kâmiller onun bozuk ve zararlı taraflarını Müslümanlara bildirmişlerdir.
Afganî’nin içyüzü hakkında derli toplu bilgi edinmek isteyenler…
KAYNAK:“(Ehl-i Sünneti Müdafaa ve Bid’atleri Tenkit,C. 1¨ . Bedir Yayınevi, 466 sayfa. )


SAİDİ NURSİNİN ÜSDATLARINDAN MUHAMMED ABDUH


Muhammed Abduh, 1849'da Mısır'da doğdu. 1905'te yine burada öldü. 1899'da ingilizlerin desteği ile Mısır müftüsü oldu. Müftülüğü hiçbir zaman Osmanlı Devleti'nin tasdikinden geçmemiştir.


• Cemâleddin Efgânî'nin tesiriyle dinde reformcu bir görüş benimsedi. İbn-i Teymiye'nin Ehl-i Sünnet'e aykırı fikirlerine sıkı bir bağlılığı yardı.
• Avrupalı müsteşriklerin ve felsefî fikir ve yorumlarla yazılmış kitapların tesirinde kaldı.


• islâm âlimlerinin nakli (kitap ve sünneti) esas alan, aklı naklin hizmetine veren yolundan ayrılarak dînî meselelerde kendi düşüncelerine göre konuşmaya ve hüküm vermeye başladı.


• Yazdığı yazıların Arap milliyetçiliği fikirlerinin uyandırılmasında büyük tesiri oldu. Bu şekilde Mısır ile bazı Arap ülkelerinin Osmanlı Devleti'nden ayrılmasında -kısmen de olsa- rol oynamıştır.


• Hocası Efgânî gibi mason olup masonluğun Ezher'e girmesini temin etti.


• Mezheb imamlarını taklit etmeyi bırakıp serbest bir akılla hareket edilmesini istedi ve mezhepsizliği körükledi.


• Âyet-i kerîmelere, batılılaşmaya uyacak şekilde kendi aklına göre mânâ vererek Ehl-i Sünnet âlimlerine muhâlefet etti.


• Fil Sûresi (âyet 3)'nde bildirilen ebâbil kuşlarına "sivrisinek", attıkları taşlara "mikrop" dedi.


• Zilzâl Sûresi'nin 7. âyetindeki "Zerre ağırlığında hayır yapan, karşılığına kavuşur." meâlindeki âyet-i kerîmeyi tefsir ederken; "Müslüman olsun, kâfir olsun, sâlih (iyi) amel işleyen herkes Cennet'e girecektir." diyerek Ehl-i Sünnet âlimlerinden ayrıldı.


• Nisâ Sûresl'nin 157 ve 158. âyetleri ile ölmeden, ruh ve beden olarak göğe çıkarıldığı net bir şekilde bildirilen Hz, İsâ'nın öldüğünü ve rûhunun göğe çıkarıldığını iddiâ etti.


• Reformcu fikirleri, Selefîlik adıyla talebeleri ve sevenleri tarafından günümüze kadar devâm ettirilmiştir. Bugün, mezhepleri birleştirmek ve mezhep sâhibi âlimler gibi dinde kendilerini yetkili görmek, Abduh ve hayranlarının en bâriz husûsiyetlerindendir.


AYRICA AFGANİYE YAZDIĞI MEKTUPRAKİ ŞU SATIRLAR KARAKTERİNİ VE AMACINI AÇIKÇA ORTAYA KOYAR.
''ÜSTADIM BENİ BURADA BİR GÖRSEN!ŞEYHLER,DERVİŞLER GİBİYİM.DİNİN BAŞINI DİNİN KILICI İLE KESİYORUM.


SADİ NURSİNİN ÜSRADI ALİ SUAVİ:


ingiliz ve fransızlarla iş birliği yapmış.fransada yaşadığı dönemde birde gazete cıkarmıştır.çırağan saray baskınını bizzat kendi yapmış ve emrindeki 300 kişi ile saraya hücum etmiştir.diğer dinde reformcular gibi olmamış içlerinde dini kullanan en çok kendisi olmuş yazılarında sıkca buna yervermiştir.afgani ile cok yakın ilişkileride mevcuttur.osmanlının içindeki masonların üst düzey yöneticilerindendir.


SONUÇ
risaleyi nurdaki farklı anlamlar yüklenmiş ayetler ve uydurma hadislerle dini istediklri çizgiye getirdiler bunda mason locasının çok büyük destekleride oldu.çünki bu milleti savaş alanında bölmek ve yok etmem imkansızdı ve bunun farkındalardı.tek yok TÜRK milletinin maneviyatını yıkmaktı.hedef;yozlaşmış bir islam anlayışıydı.ama bunu en şerefsiz şekilde yaptılar.bir vatan haini kürt bulup evliya sıfatı verip milletin 100 yılık yozlaşmasında rol oynadılar.ve uyanmadığımız hergün biraz daha islamı terk etmekteyiz.
ve bunlar hala istediklerini yapmaktalar.herkesin şimdi yas tutuğu ADNAN MENDERES nekadar masumdu.saidi nursiyi nasıl anlatmıştı.adnan menderes masonmuyudu?
şimdilik adnan menderesin mason olup olmadığı muamma kalsın.türk ordusundan alınan intikamın sebebi nedir başlıklı yazımda onada değineceğim.umarım hak yolu görürsünüz


NE MUTLU MÜSLÜMAN TÜRKÜM DİYENE


________________________________________
MEHMET ŞAMİL TÜRKİSTAN

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder