24 Nisan 2015 Cuma

MHP NİN ÜÇ HİLALİNİN SADECE OSMANLI BAYRAĞINDAN GELDİĞİNİ SANANLAR. YA YANILIYORSANIZ?


MHP'nin üç hilalli sembolü sanıldığı gibi sadece osmanlı bayrağı değildir. gelin önce bir alıntıya yer verelim.
...
Sultan’a bir zarf verilir. Zarfı açan Sultan,
içindeki kâğıdı çıkarır. Kâğıdın üzerine çizilmiş;
iç içe geçmiş üç hilâlî görür ama bu şekle bir
anlam veremez. Bu iç içe geçmiş üç hilâlîn, ne
manaya geldiğini düşünür, ancak bir neticeye
varamaz. İlk önce aklına, Teşkilât-ı Mahsusa
veya İttihat ve Terakki Cemiyeti gelir. Bu
şeklin, onlarla bağlantılı olup olmadığını
düşünür. Sultan’ın bu konular üzerinde fikir
yürüttüğünü, biz Derviş’ten öğreniyoruz:
Derviş, olayı bize şöyle nakleder: “Sultan beni
çağırdı. Huzura vardığımda, Sultan’ı biraz
düşünceli gördüm. Usulünce selâmımı verdim.
Hareketlerinden aceleci bir tavrı olduğu hemen
anlaşılıyordu. Hızlı bir şekilde selâmımı alıp,
’gel derviş’ dedi. Elindeki kâğıdı göstererek; ’bu
ne ola ki, bir anlam veremedim?’ Dedi. Zarftan
çıkan kağıtta, sadece bir sembol vardı. Sultan
bana; ’ bu yeni bir mesaj mı, yoksa tehdit mi,
bir fikrin var mı?’ Diye sordu.
Biraz tereddüt ve endişe ile Sultan’ın elindeki
kağıda baktım. Gördüğüm sembol beni çok
rahatlattı. Çünkü gördüğüm bu sembol, Türk
Devlet geleneğinin bir nişanesiydi. Benim
bildiğim; Bu sembolün kökeni, Hoca Ahmed
Yesevi Sultan’a kadar gidiyordu. Muhakkak
öncesi de vardı. Bu sembol, Türk Devleti’nin
dünya hakimiyetini simgeliyordu. Türk
Devleti’ni, dünya hakimi yapmak için; bu
uğurda kendini adayanlara verilen ve manası
anlatılan bir semboldü bu.
Sultan’a durumu izah ettim. Sultan beni
dikkatlice dinledi. Sonra şöyle dedi: ’Neden
ben bunu şimdiye kadar bilmiyordum? Bunu
eğer daha evvel bana söyleseydiniz, Osmanlı
Devlet Arması yerine bu sembolü kullanırdık’
deyince, Sultan’a şöyle cevap verdim:
’Sultanım, bu sembol; bir Türk Devleti’nin
arması olamaz! Sadece bir Türk Devleti’ni
temsil edemez! Çünkü bu sembol, bütün Türk
Devletleri’nin, ortak kuruluş ve beka
felsefesinin sembolüdür. Dünya Türk
hakimiyetini sembolize eder. Yani bir devlete
mal edilemez. Büyük Bir Seçici Kurul’un
yüzyıllar boyu süregelen bir geleneğinin izlerini
taşır. Ahmed Yesevi ile yeniden bir anlam
kazanan bu sembol, Gizli Kurul’un
sembolüdür.’
Bunun üzerine Sultan, ’iyi ama neden bana
daha önce söylemediniz?’ Diye sorar.
Derviş ise; ’Efendim, demek ki nasip ve zaman
bugüneymiş. Bu sırrı sizin bilmeniz bugün
istenmiş. Bu sırrı sizin dedelerinizin çoğu
öğrenemeden bu dünyadan göçtü gitti.’ Sultan
tekrar şaşkınlıkla ve birazda kızarak sordu;
’Ne yani, dedelerim de bilmiyorlar mıydı?
Koskoca İmparatorluğun Padişahları da bunu
bilmiyorlar mıydı? Kim bu teşkilat?’
Derviş, büyük bir saygıyla cevap verir:
’Sultanım, bu teşkilat; Türk tarihi var
olduğundan beri var. Benim bildiğim, en son
Hoca Ahmet Yesevi’nin duasıyla, Anadolu’yu
yeniden Türk hakimiyetine almak için, bu
teşkilat faaliyete geçerek tekrar can buldu.
Bunlar, herhangi bir Türk Devleti, yeryüzünde
hakim konuma gelene kadar faaliyet
gösterirler. Örneğin, Fatih devrinde, Kanuni
devrinde bu yapı uyumaya geçmiştir. Çünkü
istenilen hedefe ulaşılmıştır. Ne zaman ki Türk
Devletleri zaafa uğrar, endişe hasıl olur, beka
sorunu yaşar, bu yapı o zaman tekrar uykudan
uyanır, faaliyete geçer. Dünyanın her yanına
anında kök salar…’
Sultan, Dervişe dönerek, ’bu sembolün bana
gönderilmesi, yeni bir devletin alameti mi?’
Diye sorar. Derviş bunu üzerine; ’İnşallah
Efendim’ der ve Sultan’a, sembol ve bu yapıyla
ile ilgili derünî bilgiler verir. Padişah gönderilen
sembolden ve Derviş ile olan konuşmalarından
şu sonucu çıkarmıştır; ’öyleyse bugün uyuyan
bu yapı uyanmış ve harekete geçmiştir.’ Sultan
derin düşüncelere dalar ve aklına kendine
daha önce söylenen şu kelimeler gelir: ’Seni
tahta padişah olarak oturtmuyoruz. Seni
buraya yeni kurulacak Cihan Devleti’nin
temellerini atman, Osmanlı’nın yıkılışını
uzatman ve dünyayı oyalaman için Hakan
olarak oturtuyoruz…’
Padişah Derviş’e şunları söyler; ’bizler de
zannederdik ki; bu saltanat, bu taht, bize
babalarımızdan, atalarımızdan emanet edildi.
Oysa ki, şimdi anlıyoruz ki, bu taht
atalarımızdan emanet edilmemiş. Demek ki
gerçekten bizi tahta oturtanlar varmış…"

(Kaynak:
Hasip SARIGÖZ, Türk'ün Karakterinin Deşifresi,
s.202-204
Aynı zamanda 1924-1925 Tbmm Zabıt
Ceridelerinin arkasında iç içe geçmiş üç hilal
armaları vardır. )
...

Türkeş zamanında Sovyetler dağılacak dendiğinde alay edenler gördüler ki sovyetler tarih oldu ve bu süreçte MÇP amblem değiştirir ve MHP ismi ile ÜÇ HİLALİ kulanmaya başlar.
Ta börü budundan buyana gelen Ulu kocaların Türkün kaderine yön verdiği işarettir bu hilal.
Her yeni devlet kurulmadan önce hazır olan zemin bu işaretle Türk beylerine bildirildi.
Türkeşin ÜÇ HİLALİ seçmesi tesadüf falan değildi kurulacak TURAN devletinin işaretiydi.Türkeşin kafkasyada kurduğu Rüzgar birliği de asyada Türklük şuurunu uyandırmış sovyetlerin çökmesinde zemin hazırlamıştır.
osmanlının üç hilali seçmeside Tesadüf değildi kimse hilallere anlam yüklemesin anlam bizim ilmimiz üstünde.

Mehmet Şamil Türkistan

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder